Gündem

Borsa Haftaya Karmaşık Başladı: Belirsizlik Hakim!

Yeni haftanın başlangıcında küresel piyasalar, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell’ın açıklamaları ve jeopolitik risklerin artabileceği beklentileri ile dalgalı bir seyir izliyor. Powell’ın faiz indirimlerinde aceleci davranmayacaklarına dair ifadeleri ve geçtiğimiz hafta açıklanan enflasyon verilerindeki detaylar, yatırımcıların risk iştahını törpüledi.

Abone Ol

Küresel Piyasalarda Yeni Hafta ve Karmaşık Seyir

Yeni haftanın başlangıcında küresel piyasalar, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell’ın açıklamaları ve jeopolitik risklerin artabileceği beklentileri ile dalgalı bir seyir izliyor. Powell’ın faiz indirimlerinde aceleci davranmayacaklarına dair ifadeleri ve geçtiğimiz hafta açıklanan enflasyon verilerindeki detaylar, yatırımcıların risk iştahını törpüledi. ABD’de perakende satışların beklentilerin üzerinde, yüzde 0,4 oranında artması da piyasalardaki temkinli duruşu desteklerken, enflasyonun gidişatı yatırımcıları daha dikkatli olmaya yöneltiyor.

Para piyasaları bu gelişmelerin ardından, Fed'in gelecek ay faiz indirimlerine devam etmeyebileceğine dair tahminleri fiyatlamaya başladı. Mevcut verilere göre, bankanın yüzde 65 ihtimalle politika faizini 25 baz puan düşüreceği, yüzde 35 ihtimalle ise sabit bırakacağı öngörülüyor. Öte yandan, ABD Başkanı Donald Trump’ın ithalat mallarına yüksek gümrük tarifesi uygulama, şirketlere vergi indirimi yapma ve göçü kısıtlama gibi seçim öncesi vaatlerinin enflasyon üzerinde baskı yaratabileceği ve ABD ekonomisinin “yumuşak iniş” gerçekleştiremeyeceği yönündeki endişeler artmış durumda. Joe Biden'ın, Ukrayna'ya ABD yapımı füzeleri Rusya topraklarında kullanma izni vermesi de risk algısını artırıyor.

ABD’deki bu karmaşık ekonomik durumun etkisiyle, 10 yıllık tahvil faiz oranları geçen haftadan bu yana yaklaşık 10 baz puan yükselerek yüzde 4,44 seviyesine ulaştı. Aynı zamanda, dolar endeksi de 106,7 ile kasım ayının en yüksek seviyelerine yakın seyrediyor. Altın ons fiyatı ise son altı iş gününde düşüş trendi gösterirken yeni haftaya yüzde 1,2’lik bir artışla 2.590 dolardan, Brent petrolün varil fiyatı ise yüzde 0,5 artışla 71,2 dolardan başladı. Cuma günü ABD borsaları da dalgalı bir seyir izledi; S&P 500 endeksi yüzde 1,32, Dow Jones endeksi yüzde 0,7 ve Nasdaq endeksi yüzde 2,25 oranında geriledi. ABD'deki endeks vadeli kontratlar ise yeni haftaya karışık bir görünümle başladı.

Avrupa Borsalarında Negatif Seyir ve Belirsizlikler

Avrupa borsaları, ABD’den gelen gelişmeler ve Avro Bölgesi'ni etkilemesi beklenen olası ABD gümrük tarifeleriyle geçen hafta negatif bir tablo çizdi. Trump’ın Avrupa ve Çin’e yönelik gümrük tarifelerini artırma yönündeki açıklamaları, bölgede risk algısını yüksek tutmaya devam ediyor. Bu durum, Avrupa borsalarındaki endeksleri aşağı yönlü baskılarken, bölgedeki ekonomik görünümü de belirsiz hale getiriyor. Analistler, Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) önümüzdeki ay 25 baz puanlık bir faiz indirimi yapacağı beklentisinin de piyasalarda hâkim olduğunu belirtiyor. ECB Başkanı Christine Lagarde’ın hafta içindeki konuşmalarından gelecek mesajların piyasaların yönü üzerinde etkili olması bekleniyor. Geçen hafta özellikle aşı üreticileri ve ilaç tedarikçilerinin hisselerinde düşüş yaşandı. ABD Başkanı Donald Trump’ın, aşılara şüpheyle yaklaşan Robert F. Kennedy Jr.'ı Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanı olarak aday göstermesi, bu sektördeki firmaların hisselerinde baskıya yol açtı. Sartorius’un hisseleri yüzde 6 değer kaybederken, ilaç ambalaj üreticileri Schott Pharma ve Gerresheimer'in hisseleri sırasıyla yüzde 5,3 ve 2,9 düştü.

Bu gelişmelerin etkisiyle Avrupa borsalarında İngiltere’de FTSE 100 endeksi yüzde 0,1, Almanya’da DAX 40 endeksi yüzde 0,3, Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 0,6 ve İtalya’da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 0,6 oranında geriledi. Avrupa’daki endeks vadeli kontratlar yeni haftaya karışık bir görünümle başladı.

Asya Borsalarında Olumlu Hava ve Çin-ABD Görüşmeleri

Asya borsaları ise genel olarak pozitif bir seyir izliyor. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in, Peru’da düzenlenen Asya Pasifik İşbirliği (APEC) Zirvesi kapsamında ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı görüşmenin ardından, bölgedeki piyasalarda iyimser bir hava hâkim. Çin Dışişleri Bakanlığı, bu görüşmenin detaylarını kamuoyuyla paylaşırken, Şi’nin, Tayvan başta olmak üzere Çin'in “kırmızı çizgi” olarak tanımladığı konulardaki duruşunu koruduğu belirtildi. Ayrıca, Şi'nin Güney Çin Denizi’ndeki egemenlik haklarına dair açıklamaları, bölgedeki siyasi gerilimleri gündeme getiriyor.

Asya ekonomileri üzerindeki dış zorluklar ve belirsizlikler devam ederken, Çin'in Hong Kong Özel İdari Bölgesi büyüme tahminini yüzde 2,5 olarak revize etti. Öte yandan, Japonya Merkez Bankası Başkanı Kazuo Ueda, ekonomik gelişmelerin tahminler doğrultusunda devam etmesi halinde faiz oranlarında artış yapılabileceğini belirtti. Japonya ekonomisinde eylül ayında çekirdek makine siparişlerinde yüzde 0,7 oranında azalma gözlendi.

Asya piyasalarında bu gelişmelerle birlikte kapanışa yakın Nikkei 225 endeksi yüzde 1 düşüş yaşarken, Güney Kore'de Kospi endeksi yüzde 1,7, Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 0,9, Çin’de Şanghay bileşik endeksi ise yüzde 1 oranında yükseldi.

Yurt İçi Piyasalarda BIST 100 ve Dolar/TL’nin Haftalık Görünümü

Türkiye'de de yeni hafta karmaşık bir tabloyla başladı. Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi, geçen hafta cuma gününü yüzde 0,33 düşüşle tamamlayarak 9.389,62 puana geriledi. Dolar/TL kuru ise cuma günü yüzde 0,8 artış göstererek 34,6000 seviyesinde kapanmıştı, ancak yeni haftanın ilk işlem gününde bankalararası piyasada yüzde 0,4’lük bir düşüşle 34,4630 seviyesinden işlem görüyor.

Analistler, Türkiye piyasalarında kısa vadeli dış borç istatistikleri ve konut fiyat endeksi gibi verilerin bugün açıklanacağını, yurt dışı piyasalar için ise Avro Bölgesi dış ticaret dengesi verilerinin önem taşıdığını ifade ediyor. BIST 100 endeksinde ise teknik olarak 9.300 ve 9.200 seviyeleri destek olarak, 9.430 ve 9.650 seviyeleri ise direnç olarak takip ediliyor.

Bu karmaşık küresel tablo, yatırımcıların daha temkinli ve dikkatli adımlar atmasını gerekli kılarken, özellikle ABD, Avrupa ve Asya'daki ekonomik gelişmelerin, küresel piyasaların yönü üzerinde belirleyici olmaya devam edeceği öngörülüyor.