Gündem

Türkiye için Bir Fırsat: Atık Giysi İthalatı İçin İzin Arayışı!

Avrupa Birliği’nde (AB) birçok ülkede uygulanmaya başlayan Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS), tekstil sektörünün çevresel etkilerini azaltmayı hedefleyen önemli bir uygulama olarak öne çıkıyor.

Abone Ol

Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu ve Atık Giysi İthalatı

Avrupa Birliği’nde (AB) birçok ülkede uygulanmaya başlayan Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS), tekstil sektörünün çevresel etkilerini azaltmayı hedefleyen önemli bir uygulama olarak öne çıkıyor. Bu uygulamanın Türkiye için de büyük bir ekonomik fırsat sunduğunu belirten İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kaya, kullanılmış kıyafet ithalatına yönelik düzenlemelerle sektöre yıllık en az 2 milyar dolarlık ek gelir sağlanabileceğini ifade ediyor.

Tekstil sektörü, su tüketimi ve karbon salınımı nedeniyle çevre üzerinde en olumsuz etkilere sahip sektörlerin başında geliyor. Moda endüstrisi, küresel karbon emisyonlarının yaklaşık %8-10’undan sorumlu. Örneğin, bir pamuklu tişört üretimi için 2.700 litre, bir kot pantolon için ise 7.500 litre su harcanıyor. Bu yüksek kaynak tüketimi, hızlı moda akımıyla daha da artıyor. Araştırmalara göre, son 20 yılda hızla artan küresel nüfus, tekstil üretimini iki katına çıkardı. 2022 yılında yalnızca AB’de 7,5 milyon ton tekstil atığı oluştu. Ancak bu atıkların yalnızca küçük bir kısmı yeniden kullanılıyor, büyük bir kısmı ise Afrika’da dev çöp yığınlarına dönüşerek çevre kirliliğine yol açıyor. Kullanılmış tekstil ithalatı bu bölgelerde su kaynaklarının kirlenmesine dahi neden oluyor.

Atık Yönetimi ve Düzenleme İhtiyacı

AB öncülüğünde hayata geçirilen düzenlemeler, tekstil sektörünün çevresel etkilerini azaltmayı amaçlıyor. Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS), bu düzenlemelerden biri olarak üreticilere tekstil atıklarının toplanması, dönüştürülmesi ve yeniden kullanılması sorumluluğu yüklüyor. Bu sistem, kaynakların daha verimli kullanılmasını ve ürünlerin yaşam döngüsü boyunca çevresel etkilerinin azaltılmasını hedefliyor. Mehmet Kaya, Türkiye’nin bu uygulamayı benimsemesi gerektiğini belirterek, kullanılmış giysi ithalatının yasak olduğuna dikkat çekiyor. Ancak, bu yasağın değiştirilmesi gerektiğini savunuyor. Türkiye’de paçavra ithalatına izin verilirken, hazır giyim ürünlerinin ithalatına kısıtlama getirilmiş durumda. Kaya, bu alanda yapılacak yasal düzenlemelerin, Türkiye’nin tekstil çöplüğüne dönüşmesini önlerken sektöre büyük ekonomik fayda sağlayacağını dile getiriyor.

AB’ye yakınlığı nedeniyle Türkiye’nin eko-lojistik avantajına sahip olduğunu vurgulayan Kaya, kullanılmayan giysilerin dönüştürülerek hammadde olarak değerlendirilmesinin tekstil sektöründe önemli bir gelir kapısı yaratacağını ifade ediyor. AB ülkelerinde yaygın olan "rehub" adı verilen toplama merkezlerinden sağlanacak malzemelerin Türkiye’deki sanayi altyapısı sayesinde yüksek katma değerli ürünlere dönüştürülebileceğini belirtiyor. Mevcut durumda Türkiye’de geri dönüştürülmüş iplik üretimi yapan firmalar, ihracat taahhüdü ile ithalat izni alabiliyor. Ancak bu durum, düşük katma değerli bir üretimle sınırlı kalıyor. Oysa hazır giyim sektörüne yönelik bir dönüşümle ihracat değeri ve istihdam kapasitesinde ciddi artış sağlanabilir. Kaya, bu dönüşümle ihracat değerinin kilogram başına 16-18 dolara çıkabileceğini ve sektörün istihdam kapasitesinin beş katına kadar artabileceğini ifade ediyor.

ABD ile Ticaret ve Vergi Meseleleri

Tekstil sektöründe karşılaşılan sorunlardan biri de ABD ile yapılan ticaretteki vergi eşitsizliği. Türkiye, ABD’den sıfır vergiyle yüksek miktarda pamuk ithal ediyor. Ancak bu pamukla üretilen hazır giyim ürünlerini ABD’ye ihraç ederken vergi ödemek zorunda kalıyor. Kaya, bu durumun mütekabiliyet esasına aykırı olduğunu belirterek, ABD ile yapılan ticarette pamuk bazlı ürünlere yönelik bir vergi muafiyeti sağlanması gerektiğini savunuyor. Eğer bu konuda düzenlemeler yapılırsa, sektör için yeni bir gelir kapısı açılabilir.

 GÜS ve atık giysi ithalatı Türkiye için hem çevresel hem de ekonomik açıdan büyük bir fırsat sunuyor. AB ile hizalanarak uygulanacak düzenlemeler, Türkiye’nin tekstil sektöründe sürdürülebilir bir model benimsemesini sağlayabilir. Geri dönüştürülmüş materyallerin üretimde kullanılması, karbon ayak izinin azaltılmasına katkı sağlarken, sektöre katma değerli ürünler üretme imkânı da tanıyacaktır. Bunun yanı sıra ABD ile ticaretteki dengesizliklerin giderilmesi, ihracat gelirlerini artırarak sektörü daha rekabetçi bir konuma taşıyabilir. Türkiye, bu fırsatları değerlendirerek tekstil sektöründe daha sürdürülebilir ve kazançlı bir yol haritası çizebilir.