Gündem

Zeytinyağı Hasatında Beklenti Büyük: Bu Yıl Bereketli Geçecek!

Ege Bölgesi'nde bu sezon zeytin hasadı erken başladı ve zeytinyağı üreticileri, ağaçların sağlığına ve ürün kalitesine dayanarak bu yıl üretimde önemli bir artış bekliyor. Geçen yıl Türkiye’de 1 milyon 520 bin ton zeytin ve 422 bin ton zeytinyağı üretimi gerçekleştirildi.

Abone Ol

Zeytinyağı Üretiminde Beklentiler Artıyor

Ege Bölgesi'nde bu sezon zeytin hasadı erken başladı ve zeytinyağı üreticileri, ağaçların sağlığına ve ürün kalitesine dayanarak bu yıl üretimde önemli bir artış bekliyor. Geçen yıl Türkiye’de 1 milyon 520 bin ton zeytin ve 422 bin ton zeytinyağı üretimi gerçekleştirildi. Aynı dönemde ihracat rakamları ise 182 bin ton olarak kaydedildi. Küresel ölçekte İspanya ve İtalya gibi önemli üretici ülkelerde zeytinyağı üretiminin yüzde 20 oranında düştüğü 2022/2023 sezonunda, Türkiye’deki üretim artışı dikkat çekti. Ancak bu dönemde dökme ve varilli zeytinyağı ihracatına yönelik bazı kısıtlamalar getirilmişti. Neyse ki, bu kısıtlamaların kaldırılması, üreticiler için önemli bir rahatlama sağladı ve 2024/2025 sezonuna dair beklentiler daha da yükseldi.

Zeytinyağı üreticileri, bu sezonda daha yüksek bir verim beklemelerinin yanı sıra, kalite açısından da umutlu. Nova Vera markasının kurucusu ve zeytinyağı üreticisi Bahar Alan, geçen sezon zeytin ağaçlarında yaşanan az verim ve kalite düşüklüğü nedeniyle üreticiler açısından zor bir yıl geçtiğini ifade etti. Ancak bu yıl hasatın erken başladığını ve ağaçların çok daha iyi durumda olduğunu belirtiyor. Zeytin sineği gibi zararlıların olmaması ve düşük asit oranları, bu sezonun daha başarılı olacağı yönündeki umutları artırıyor. Alan, bu sezon hedeflerinin 180 ton zeytinyağı üretmek olduğunu ve erken hasat ile soğuk sıkım yöntemleriyle antioksidan açısından zengin, sağlıklı yağlar elde etmeyi amaçladıklarını vurguluyor.

Türkiye'ye Özgü Zeytin Çeşitlerinin Önemi

Türkiye, zeytin ağacı çeşitliliği açısından zengin bir ülke. Alan, Ayvalık, Memecik, Tirilye ve Yamalak sarısı gibi Türkiye’ye özgü dört zeytin çeşidiyle üretim yaptıklarını belirtiyor. Türkiye’de 98 farklı zeytin çeşidi olduğunu ve bu zenginliği korumanın milli bir değer olduğunu ifade ediyor. Üretimde yerel çeşitlerin işlenmesi, Türkiye'nin biyolojik çeşitliliğinin korunması açısından da büyük önem taşıyor. Bahar Alan, yerel çeşitlere odaklanarak hem Türkiye içinde hem de uluslararası arenada bu çeşitlerin daha fazla tanınması için çaba sarf ettiklerini dile getiriyor. Bu doğrultuda, zeytinyağlarını uluslararası yarışmalara gönderdiklerini ve Türkiye’nin zeytinyağını daha iyi tanıtmayı hedeflediklerini söylüyor.

Zeytinyağı üretimi Türkiye için sadece yerel bir başarı değil, aynı zamanda küresel bir pazar hedefi de taşıyor. Alan, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Arap Emirlikleri, Japonya ve Almanya gibi ülkelere ihracat yaptıklarını ve İngiltere’nin de yakın zamanda hedef pazarları arasında yer aldığını belirtiyor. Türkiye, tarım sektöründe güçlü bir ülke ve Bahar Alan’a göre bu gücün pazarlamayla birleşmesi, Türk zeytinyağının uluslararası arenada daha da büyük bir başarıya ulaşmasını sağlayabilir. Özellikle ihracata getirilen kısıtlamaların kaldırılması, üreticilerin küresel pazarda rekabet edebilirliğini artıran olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

İyi Zeytinyağını Anlamak

Zeytinyağı kalitesi, hem üretici hem de tüketici açısından büyük bir önem taşıyor. Bahar Alan, son dönemde sıkça gündeme gelen taklit ve tağşiş ürünlere dikkat çekerek, zeytinyağının en çok tağşiş yapılan ürünlerden biri olduğunu vurguluyor. Bu nedenle tüketicilerin zeytinyağı alırken dikkatli olmaları gerektiğini, tadına ve kokusuna özenle bakmaları gerektiğini belirtiyor. İyi bir zeytinyağının tadında meyvemsilik bulunmalı ve kokusu taze olmalıdır. Eğer zeytinyağında pastel boya veya peynir gibi kokular hissediliyorsa, bu yağın bayatlamış olabileceğini işaret ediyor.

Bahar Alan ayrıca, zeytinyağı alırken rengin bir kalite kriteri olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirtiyor. Zeytinyağına yeşil renk vermek için boyaların bile kullanılabileceğini ve rengin tazelik göstergesi olmadığını ifade ediyor. Tüketicilerin, özellikle pazarlarda satılan ve etiketi olmayan ürünlerden kaçınmaları gerektiğini vurguluyor. Zeytinyağının kalitesi, yalnızca analizlerle değil, aynı zamanda duyusal özellikleriyle de anlaşılabilir.

Türkiye’nin zeytinyağı üretimindeki artışı ve uluslararası başarıları, önümüzdeki yıllarda daha da büyüyeceğe benziyor. Üreticilerin beklentileri, devlet teşviklerinin gözden geçirilmesi ve ekonomik şartlara göre yeniden düzenlenmesiyle daha da iyileştirilebilir. Bu gelişmeler ışığında Türkiye, zeytinyağı sektöründe dünya çapında daha yüksek bir seviyeye ulaşabilir.