Ticari Kredilerde Uzun Vadeli Faiz Oranları Düşüşe Geçti
Türk Lirası (TL) cinsinden ticari kredilerde uzun vadeli faiz oranlarında önemli düşüşler yaşanıyor. İşletmelerin geçtiğimiz yıl yüksek faiz oranları ve bankaların aylık büyüme sınırlamaları nedeniyle bu tür kredilerden uzak durmasının ardından, yeni dönemde faiz oranlarında gözle görülür iyileşmeler yaşandı. Bankacılık sektöründen edinilen bilgilere göre, 24 ay ve daha uzun vadeli TL ticari kredilerde faiz oranları yüzde 36 seviyelerine kadar düştü. Bu gelişme, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz politikalarında yaptığı değişikliklerle birlikte ilk etkisini göstermeye başladı. Özellikle, uzun vadeli TL ticari kredilerde faiz oranlarının 16 ay sonra yüzde 40’ın altına inmesi, işletmelerin kredi kullanımına yönelik olumlu bir sinyal olarak değerlendiriliyor.
Merkez Bankası’nın 2023 yılında geleneksel para politikalarına dönüş yapması, kredi faiz oranlarındaki bu değişimin temelini oluşturdu. Faiz artırımlarının başladığı dönemde TL ticari kredi faizleri yüzde 20’nin altında bulunuyordu. Ancak düşük faiz politikası döneminde döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve yüksek enflasyon, ekonomi üzerinde önemli baskılar yaratmıştı. Buna rağmen, o dönemde ticari ve tüketici kredilerinin düşük faiz oranlarıyla sağladığı avantajlar yatırımcılar tarafından değerlendirildi.
Kredi Büyüme Sınırları Ekonomiye Yön Veriyor
2023 yılının Haziran ayında başlayan faiz artırımları, TL cinsi ticari kredi kullanımını kademeli olarak azaltırken, ekonomi yönetimi kredilerdeki hızlı büyümeyi kontrol altına almak amacıyla yeni sınırlandırmalar getirdi. TCMB, 2024 yılının Aralık ayında gerçekleştirdiği Para Politikası Kurulu toplantısında faiz indirimine giderek kredi piyasasındaki dengeleri yeniden şekillendirdi. Bu bağlamda, TL cinsi ticari kredilerde aylık büyüme sınırları yeniden düzenlendi. KOBİ’ler için aylık büyüme sınırı yüzde 2,5 olarak belirlenirken, diğer ticari kredilerde bu oran yüzde 1,5 olarak açıklandı. Yabancı para ticari kredilerde ise aylık büyüme sınırı yüzde 1’e düşürüldü.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) haftalık verileri, bu sınırlamaların etkisini net bir şekilde ortaya koyuyor. Örneğin, 10 Ocak itibarıyla KOBİ kredilerinin toplam büyüklüğü 3,45 trilyon TL’ye, diğer TL cinsi ticari kredilerin büyüklüğü ise 1,62 trilyon TL’ye ulaştı. Bankaların bu sınırlamalara uyum göstermesi durumunda, yılsonunda KOBİ kredilerinde yüzde 35, diğer TL ticari kredilerde ise yüzde 20 oranında büyüme kaydedilebileceği öngörülüyor. Buna karşılık, yabancı para cinsinden kredilerde büyüme kısıtlamalarının üzerine çıkılması da bankacılık sektörünün esneklik arayışının bir göstergesi olarak dikkat çekiyor.
Uzun vadeli TL ticari kredilerde faiz oranlarının yüzde 36-38 bandında seyretmesi, bankaların enflasyonla mücadelede olumlu adımlar atılacağına olan inancını yansıtıyor. Ekonomi yönetiminin bu süreçte atacağı yeni adımlar, faiz oranlarının daha da düşebileceğine işaret ediyor. Özellikle, TCMB’nin gelecekteki Para Politikası Kurulu toplantılarında alınacak kararlar, ticari kredi piyasasındaki trendlerin yönünü belirleyecek.
Bankacılık Sektöründe Genel Görünüm ve Mevduat Verileri
Türkiye’de bankacılık sektörünün genel görünümü, hem kredilerdeki hem de mevduatlardaki değişimlerle birlikte inceleniyor. BDDK verilerine göre, 10 Ocak haftası itibarıyla toplam krediler 16 trilyon 29,7 milyar TL’ye yükselirken, toplam mevduatlar da 18 trilyon 822,8 milyar TL’ye ulaştı. Tüketici kredilerinde 2 trilyon 30,3 milyar TL’ye, bireysel kredi kartı borçlarında ise 1 trilyon 833,8 milyar TL’ye çıkan büyüklükler kaydedildi. Bunun yanı sıra, takipteki alacaklar 297,7 milyar TL seviyesine ulaştı.
Kur korumalı mevduat hacmi ise 1 trilyon 85,6 milyar TL’ye geriledi. Bu durum, kur korumalı mevduatın toplam büyüklüğünde önceki haftalara göre belirgin bir düşüş yaşandığını ortaya koyuyor. Bankacılık sektöründe TL cinsi ticari kredilere olan talebin artmasıyla birlikte, işletmelerin finansman ihtiyaçlarını daha uygun koşullarda karşılayabilecekleri bir dönem başlamış gibi görünüyor. Merkez Bankası’nın politika faizindeki indirimin ardından gelen bu gelişmeler, hem işletmelerin yatırımlarını desteklemek hem de ekonomik büyümeyi teşvik etmek açısından kritik bir rol oynuyor.
Uzun vadeli faiz oranlarının yüzde 40’ın altına inmesi, ticari kredilerin daha erişilebilir hale gelmesini sağlarken, bu değişimlerin etkisi ekonomik büyüme verileriyle daha net bir şekilde görülecek. Bankaların düşük faiz oranlarıyla kredi kullandırma riskini alması, piyasa dinamiklerinde yeni bir denge oluşumunu da beraberinde getiriyor. Özellikle, kredi piyasasındaki bu yeni dönem, işletmelerin finansmana erişimini kolaylaştırırken, ekonomik faaliyetlerde hareketlenme yaratabilir.