Müzakere Süreçleri ve Ekonomik İşbirlikleri Güçleniyor
Son dönemde dünya ticaretinde yaşanan gelişmeler, ülkelerin dış ticaret politikalarında önemli değişiklikleri beraberinde getirirken, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında da dikkat çeken bir diplomasi trafiği yaşanıyor. Özellikle ABD'nin dış ticaret açığını azaltma hedefiyle gündeme getirdiği yeni gümrük vergisi artışları, Türkiye gibi önemli ticaret ortaklarını da harekete geçirmiş durumda. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, bu gelişmelere karşı Türkiye’nin hazırlıklı ve temkinli bir yol izleyeceğini belirtti. Bakan Bolat, Ankara’da kurulan bir çalışma grubuyla birlikte ABD'nin yeni tarife politikalarının Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini analiz etmek ve karşılıklı görüşmelerle çözüm üretmek adına kapsamlı bir çalışma yürütüldüğünü ifade etti.
ABD yönetiminin dış ticaret açığını kapatmaya yönelik politikalarının bir parçası olarak uygulamaya koyduğu gümrük tarifeleri, sadece Türkiye’yi değil küresel ticaret sistemini de etkileyen bir dalga yarattı. Türkiye, bu gelişmeler karşısında panik yapmadan, soğukkanlılıkla hareket etme kararlılığını ortaya koyuyor. Ankara’da bir araya gelen çalışma grubu, sadece ABD ile olan ikili ilişkileri değil, aynı zamanda diğer ülkelerle olan çok taraflı ticari dengeleri de göz önünde bulundurarak sektörel ve ürün bazında etki analizleri yapıyor. Bakan Bolat’ın açıklamalarına göre, bu çalışmalar sayesinde Türkiye, her türlü olumsuz senaryoya karşı hazırlıklı olacak ve müzakere süreçlerini dinamik tutarak ticari ilişkilerde dengeyi koruyacak.
ABD’nin yeni ticaret politikaları çerçevesinde atılan adımlar, dünya genelinde farklı tepkilere neden olurken, Türkiye bu süreci diplomatik yollarla yönetmeyi tercih ediyor. Çin başta olmak üzere bazı ülkeler doğrudan misilleme kararları alırken, Türkiye süreci yapıcı diyaloglarla yürütmeyi amaçlıyor. Bu bağlamda Ticaret Bakanı Bolat, ABD Ticaret Bakan Yardımcısı ile temas kurduklarını ve ABD Ticaret Bakanı’na da resmi bir mektup ileterek müzakere talebinde bulunduklarını açıkladı. ABD tarafının da bu yeni politikalar kapsamında görüşmelere açık olduklarını belirtmesi, sürecin sağlıklı bir müzakere zemini içinde ilerlemesine katkı sağlıyor.
Türkiye ile ABD arasındaki ekonomik ilişkiler yalnızca dış ticaretten ibaret değil. İki ülke arasında yaklaşık 26 milyar dolarlık doğrudan yatırım bulunuyor. Ayrıca, her yıl 1 milyonu aşkın Amerikalı turist Türkiye’yi ziyaret ediyor. Bu da iki ülke arasındaki ekonomik bağların ne denli önemli olduğunu gösteriyor. Bakan Bolat, mevcut ekonomik ilişkilerin bu çalkantılı dönemde zarar görmeden sürdürülmesinin birincil hedef olduğunu belirtirken, aynı zamanda bu süreci bir fırsata çevirerek ilişkileri daha üst düzeye çıkarmayı amaçladıklarını ifade etti. Sürekli değişen uluslararası ticaret ortamında, sabah başlayan bir gelişmenin akşam saatlerinde tamamen farklı bir boyuta ulaşabildiğini belirten Bolat, bu nedenle teyakkuzda olmanın ve gelişmeleri yakından takip etmenin önemine dikkat çekti.
Küresel Ekonomik Açılımlar ve Yeni Yatırım Fırsatları
Türkiye’nin sadece ABD ile değil, Asya’daki büyük ekonomik aktörlerle de temaslarını artırdığı görülüyor. Bakan Bolat’ın liderliğinde yürütülen Japonya ziyareti, hem EXPO 2025 Osaka etkinliğine katılım hem de yeni ticaret fırsatlarının değerlendirilmesi açısından önemli bir adım oldu. Türkiye’nin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla EXPO’daki temsilinin yanı sıra, Tokyo’da Japon yetkililer ve iş dünyası temsilcileriyle yapılacak görüşmeler de ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi açısından dikkatle izleniyor. Japonya’nın Türkiye’de yaklaşık 3 milyar dolarlık yatırımı bulunuyor. Bu rakamın artırılması hedeflenirken, iki ülke arasındaki 5,4 milyar dolarlık ticaret hacminin daha dengeli ve sürdürülebilir hale getirilmesi için de resmi temaslar devam ediyor.
Bakan Bolat, Japonya ile olan ilişkilerin derinleştirilmesi sürecinde kültürel, ticari ve turizm alanlarındaki iş birliklerinin artırılmasının da öncelikler arasında olduğunu belirtti. Türkiye’nin uluslararası alanda daha güçlü ve çok yönlü bir ekonomik politika izlemesi için farklı kıtalarda yürüttüğü diplomatik temaslar, sadece kısa vadeli çözümler sunmakla kalmıyor, aynı zamanda uzun vadeli yatırım ilişkilerinin de temelini atıyor. Bu bağlamda, EXPO gibi küresel etkinliklerin sunduğu platformlar Türkiye’nin ekonomik vizyonunu daha geniş kitlelere ulaştırması açısından stratejik bir rol oynuyor.
Öte yandan, Türkiye’nin aktif rol aldığı bir diğer alan da Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ile olan iş birlikleri. İstanbul’da faaliyetlerini sürdüren OECD bölgesel merkezi için imzalanan yeni mutabakat zaptıyla işbirliği protokolü üç yıl daha uzatıldı. Türkiye’nin OECD’ye sunduğu katkılar, yalnızca kurucu üye olmasından kaynaklanmıyor. Aynı zamanda OECD’nin gelişmekte olan ülkelerle olan bağlarını güçlendirmesi yönündeki politikalarına da destek veriliyor. Türkiye, bu süreci Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda OECD içinde daha kapsayıcı ve katılımcı bir yapının oluşturulması için değerlendirmeye devam ediyor.
Türkiye küresel ticarette yaşanan dalgalanmalara karşı diplomasi ve yapıcı müzakere temelinde güçlü bir duruş sergiliyor. ABD ile olan gümrük vergileri sorunu karşısında soğukkanlılıkla oluşturulan çalışma grupları, etkili analizler ve diplomatik temaslarla çözüm odaklı bir yaklaşım benimsiyor. Aynı şekilde, Asya ve Avrupa’daki ekonomik aktörlerle kurulan ilişkiler de Türkiye’nin küresel ticaretteki etkisini artırma yolundaki kararlılığını ortaya koyuyor.