Büyüme Hangi Sektörlerde
Türkiye ekonomisi son dönemdeki büyüme performansıyla dikkat çekiyor, ancak bu büyümenin toplumun farklı kesimleri üzerindeki etkisi farklılık gösteriyor. TÜİK'in açıkladığı verilere göre, 2024 yılının üçüncü çeyreğinde ekonomi, geçen yılın aynı dönemine göre %2,1 oranında büyüme kaydetti. Ancak, çeyrek bazında iki dönem üst üste daralma yaşanması, teknik olarak "resesyon" sinyalleri veriyor. Bu durum, ekonomik büyümenin toplumsal refahı artırıp artırmadığı sorusunu beraberinde getiriyor.
Ekonomideki büyüme rakamları incelendiğinde, sektörel farklılıklar belirgin hale geliyor. Özellikle inşaat sektörünün %9,2 oranında büyüyerek ekonominin itici gücü olduğu görülüyor. Buna karşılık, sanayi sektörü %2,2 oranında küçülerek ekonomik dengesizliklerin altını çiziyor. İnşaat sektöründeki bu büyüme, yaz aylarındaki yoğun faaliyetlerin yanı sıra 6 Şubat depremleri sonrası yapılan yeniden inşa çalışmalarıyla da bağlantılı. Dünya Bankası gibi kuruluşlardan alınan fonlar, inşaat sektöründeki büyümeyi destekleyen önemli bir etken olarak öne çıkıyor.
Gelir Dağılımı ve Ekonomik Adaletsizlik
Türkiye ekonomisindeki büyüme verileri, gelir dağılımı eşitsizliğini de yeniden gündeme taşıdı. Verilere göre, işgücü ödemelerinin gayrisafi katma değer içerisindeki payı %40,4’ten %36,4’e gerilemiş durumda. Bu durum, özellikle düşük gelirli kesimlerin büyümeden yeterince fayda sağlayamadığını gösteriyor. Ücretlerdeki artışların enflasyonun gerisinde kalması, emekçi kesimin milli gelirden aldığı payın giderek azalmasına neden oluyor. Özellikle asgari ücretlilerin satın alma gücündeki düşüş, toplumun geniş bir kesiminde ekonomik sıkıntıların derinleşmesine yol açıyor.
Ekonomideki bu dengesizlik, en zengin %20’lik kesimin milli gelirden %48 pay alırken, en yoksul %20’nin sadece %1 pay almasıyla daha da belirgin hale geliyor. Bu tablo, gelir adaletsizliğinin ne denli yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Uzmanlar, 2025 yılına girerken daha fazla işsizlik ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin derinleşeceği yönünde uyarılarda bulunuyor. Bu durum, geniş halk kesimlerinin büyümeden yararlanamadığını ve ekonomik daralmanın etkilerini daha yoğun hissettiklerini gösteriyor.